Koronavirüs Salgını Nedeniyle İşçinin Çalışmama Hakkı

Devletin atmış olduğu adımlarla özellikle kısa çalışma ödeneği uygulamasının daha aktif hale getirilmesi oldukça önemli.

Ancak, geçen hafta da belirttiğimiz üzere, kısa çalışma ödeneği ile paralel işletilecek ve birkaç ufak yasal düzenlemeyle salgın durumlarını kapsayacak ücret garanti fonu uygulamasının da gündeme alınması gerekiyor.

Yaşadığımız koronavirüs salgınının çalışanlar açısından bir de iş sağlığı ve güvenliği boyutu var. Bu kapsamda işverenler işyerlerinde salgına karşı gerekli önlemleri almakla ve çalışanlarını bilgilendirmekle yükümlü. Şayet bu süreçte işyerinin faaliyeti

Devletin almış olduğu kararlar doğrultusunda durdurulmuşsa işverenin işçisini zorla çalıştırması söz konusu değil. Ancak çalışmasına izin verilen işyerlerinde salgına karşı gerekli önlemler alınmazsa çalışanların bazı hakları bulunuyor. Bunlardan birisi de çalışmaktan kaçınma hakkı.

Çalışan Belli Usullere Uymalı

Çalışanlar salgın nedeniyle çalışmaktan kaçınırlarsa ve belli usullere ve kurallara uyulmazsa telafisi zor sonuçlarla karşı karşıya kalabilirler. Bu durumlarda usullere uymayan çalışanın iş sözleşmesi işverence “devamsızlık” gerekçe gösterilerek haklı nedenle feshedilebilir. Böyle olunca da çalışan kıdem tazminatına hak kazanamaz ve hatta işverene ihbar tazminatı ödemek zorunda kalabilir.

Peki salgın halinde gerekli önlemlerin alınmadığı işyerlerinde çalışmaktan kaçınmak için uyulması gereken kurallar neler?

Öncelikle işyerinde gerçekte salgın ile ilgili ciddi ve yakın bir tehlike ile karşı karşıya kalınması gerekmektedir. Bu durumda sadece ülkede salgının varlığı geçerli ve yeterli bir sebep olmayacaktır. Şayet işyerinin faaliyeti Devlet tarafından salgın nedeniyle durdurulmamışsa işyerinin kendi iç işleyişi ile ilgili bir sorun olmalıdır.

Şayet işyerinde salgının etkili olması ve çalışanlara hastalığın bulaşması yönünde bir durum varsa çalışanlar iş sağlığı ve güvenliği kuruluna, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Örneğin, müşterilerle temas edilen işyerlerinde eldiven, maske ve benzeri malzemelerin temini işverenden istenebilir.

Yapılan bildirim üzerine Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir.
Kurul veya işveren çalışanın talebini haklı bulursa çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Bu durumda çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır.
İşveren gerekli tedbirleri aldıktan sonra çalışanlar işlerine dönmek zorundadır.

Acil Durum Varsa!

Yukarıda belirttiğimiz olağan sürecin dışında bazen acil durumlar da söz konusu olabilir. Örneğin, işyerinde hastalık semptomlarını gösteren bir çalışan varsa çalışanlar açısından acil bir durum söz konusu olabilir.

​Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda yukarıda belirttiğimiz usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk edebilirler. Nitekim çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz.

Çalışanlar, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilir ve kıdem tazminatı talep edebilirler. 

Dr. Mehmet BULUT
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı

Image placeholder

Muhammed Karabağ

1989 yılında Dicle Üniversitesi İşletme ve 1995 yılında da Anadolu Üniversitesi İktisat bölümlerinden mezun oldu. 1999 yılından beri Avcılar'da kendi ofisinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak çalışan Karabağ, kurucusu ve ortağı olduğu Avcılar'daki Bağımsız Denetim A.Ş.'de Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettirmektedir.

Yorumlar

Bu habere henüz yorum yapılmadı.